Aile Eğitimi
Farklı özelliklere sahip bir çocuğun anne babası olma rolü, anne babaların kendi seçtikleri bir rol değildir ve hiçbir anne baba, bu role kendini hazırlamaz. Hepimizin de bildiği ve yaşadığı gibi, çocuklar aileleri için çok önemlidir, mutluluk veya üzüntü kaynağı olabilirler. Çocuklar genelde, aile için kendi düşünce, hayal ve amaçlarını gerçekleştirecek bir eser olarak görülmektedirler. Ailelerin farklı özellikleri olan çocukları olduklarını ilk duyduklarında, öğrendiklerindeki duyguları çok karmaşık duygulardır. Her ailenin kendisine özgülüğünden, farklı kişilik özellikleri ve sosyal destek örüntüleri olduğundan yola çıkılarak, ailelerin yaşadıklarının hem benzerlikler hem de farklılıklar gösterdiği düşünülebilir. Ailelere çocukların durumuna ilişkin ilk bilgilerin nasıl verildiği, ailenin uyum sürecini belirleyen en önemli nedenlerden biridir. Ayrıca, ailelerle çocuklarının farklı özellikleri olduğunun nasıl anlatıldığı ve bu bilginin nasıl bir ortamda verildiği de onların duruma nasıl uyum sağlayacağını belirleyen ve çocuklarının gelişimini en çok etkileyen faktörlerden biri olmaktadır.
Anne babalara doğru bilgi verilerek uygun bir yaklaşımla iletişim kurulduğunda ailenin bu beklemedikleri ve hazır olmadıkları duruma uyum sağlamada çok olumlu bir başlangıç yaptıkları düşünülür. İlk anda, günlerde, aylarda, yıllarda yaşanılan duygular, uzmanların ailelerle ilk iletişimin nasıl olduğu ile çok yakından ilişkilidir. Bu ilk etkileşime bağlı olarak anne baba kızgınlık, kırgınlık, yalnızlık ve çaresizlik duygularını yoğunlukla ve sürekli yaşayabilir, ya da kendini ve çocuğunu geliştirme yönünde daha güdüleyici ve destekleyici bir yaklaşımla gelişim sürecine olumlu bir başlangıç sağlar. Bu ilk etkileşim aslında, anne babanın çocuğuna karşı temel tutumlarının oluşturulmasında da çok önemli bir temel taştır.
Ailelerin tepkilerini açıklayan modeller:
1) ŞOK VE İNKAR: Engelli çocuğa sahip ailelerde gözlenen ilk tepki, şok durumu ve duruma inanmamadır. Aile, engelli bir çocuğu olduğunu kabul edememekte ve bu gerçekten kaçma eğilimi gösterip inkar davranışları sergilemektedir. İnkar etme, bir ölçüde bilinmeyene karşı duyulan korku ve tedirginlikten kaynaklanmaktadır. Aile, uzmanların tanı ve açıklamalarını kabul etmeyerek çocuğunun “ normal” olduğuna ilişkin kanıtlar aramaya ve uzmandan uzmana başvurarak doğru tanıyı almaya çalışır.
2) KIZGINLIK: Bu aşamada aile “ neden başımıza böyle bir olay geldi? , “ neden biz?” sorularını sormaya ve yanıtlar aramaya başlar. Kızgınlık duygularını, tanıyı koyan uzmanlara, normal çocuğu olan ailelere, kendilerine ya da tanrıya yansıtabilirler. Anne ve babanın birbirini suçlaması, evlilik ve aile ilişkilerinin zedelenmesi, bu aşamada karşılaşılan en önemli sorundur.
3) UZLAŞMA: Aile, çocuğunun bakım ve eğitimiyle çok yakından ilgilenip, olanaklardan en iyi şekilde yararlandığı taktirde, onun normale ulaşacağı umudunu taşımaya başlar. Tüm enerjisini, zamanını ve olanaklarını, engelli çocuğu için kullanmaya çalışır; her şey, normale döndürmeye çalıştığı çocuğu içindir.
4) DEPRESYON VE ACI: Aile, uzlaşma aşamasında harcadığı tüm çabalara karşın çocuğu normale dönmeyince, durumun gerçek olduğunun, yani farklı özelliklere sahip bir çocuğu olduğunun bilincine varmaya başlar. Engelli bir çocuğu olduğu gerçeğinin farkına varmak, anne-babanın büyük acı çekmesine ve daha sonra depresyona girmesine neden olabilmektedir.
5) KABUL: Bu aşamaya ulaşabilen anne- babalar, çocuklarını olduğu gibi kabul etmeye, onu ailenin bir ferdi gibi görmeye hazırdır. Bu aşama, duruma uyum sağlama, amaç ve hedeflerin, beklentilerin,” çocuğun farklı olduğu” gerçeğinden hareket ederek, yeniden düzenlemesini gerektiren bir süreçtir.
Her aile kendine özgü bir gelişim hızı içindedir. Her bir aşamaya, en başta çocuklarının engel tipi ve şiddetine, kendi sosyal çevresinden ve uzmanlardan aldığı destek düzeyine bağlı olarak değişik sürelerde ulaşmaktadır. Ancak her ailenin en son aşama olan kabul aşamasına ulaşabileceğini söylemek oldukça güçtür. Aileye engelli bir çocuğun katılımında, ailelerin “ engelli bir çocukla nasıl yaşayacağız” sorusunun yanıtını bulmalarına, yaşadıkları güçlük ve sıkıntıların giderilmesinde, onlara şu hizmetlerin sağlanması büyük önem taşımaktadır;
1) Yaşadıkları duyguların, çatışma ve kaygıların anlaşılması, paylaşılması ve çözümlenmesine yönelik danışma desteğinin verilmesi,
2) Engele ait özellikler, çocuğun gelişimi, yeterlilikleri, yetersizlikleri ve gelecekteki durumu hakkında bilgilendirme,
3) Anne baba olarak çocuklarının eğitiminde neler yapmaları gerektiği konusunda ve yardım alabilecekleri kaynaklar ( uzmanlar, kaynaklar, kurumlar, vb.) hakkında bilgi verilmesi,
4) Yasal hakları hakkında açıklama yapılması.
Bunlarla birlikte, ailelerde yapılacak çalışmalarda, anne- babanın kendilerine ve çocuklarına güven duymalarını sağlayabilmek ve sosyal yaşamdan kopmalarını önleyebilmek, en önemli amaçlar olmalıdır.
ÖZEL EĞİTİMDE AİLE KATILIMININ ÖNEMİ
1) Aileyi en küçük sosyal grup olarak düşündüğümüzde, aile içinde anne, baba ve çocukların yoğun bir etkileşim içinde olduğunu görürüz. Özel eğitime muhtaç çocuğun özelliklerinin iyi tanındığı ve kabul edildiği bir ev ortamında ilişkiler çok daha sağlıklı ve çocuğun gelişimine yönelik olacaktır.
2) Doğal ortamda ortaya çıkan bir çok davranışı ev ortamının dışında gözlemek mümkün olmayabilir. Bu nedenle anne- babaların çocuklarına ilişkin gözlemleri eğitim için çok önemlidir.
3) Çocuğun özel eğitimde kazandığı becerilerin ev ortamında aile ile işbirliği yaparak pekiştirilmesi eğitimin sürekliliği ve yaygınlaştırılması açısından önemlidir. Eğitim-ev paralelliği sağlanarak çocuk özel eğitimde öğrendiği becerileri farklı ortamlara genelleyebilir ve bu durumda öğrenme hızlanır, kazanılan beceriler de daha kalıcı olabilmektedir.
4) Ailelerin çocuklarının eğitim süreçlerinde ekibe dahil olmaları kabul sürecine ulaşmalarını hızlandırmakta, çocukların performanslarında da belirgin bir artışa imkan tanımaktadır.
5) Çocukların eğitimine katılan anne babalar çocuklarının gelişimine katkıda bulundukları için duygusal olarak rahatlamakta, çocuklarına karşı daha olumlu duygular geliştirebilmekte, kendilerini daha yeterli hissedebilmektedirler.